Elele Dergisi Röportajı

05-03-2021 13:39
Elele Dergisi Röportajı

1) Kendinizden söz eder misiniz? Cey Natural Foods’un doğuş hikayesini anlatır mısınız? Bu fikir nasıl doğdu?

1982 yılında Antalya’da doğdum. Öğretmen bir anne, babanın kızıyım. Dokuz Eylül Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümünü bitiridim. Mezun olduktan sonra üretim departmanında çalışmak istediğim ve genelde üretim departmanındaki işlerin kadınlara göre olmadığı düşünüldüğü için biraz çabalamam gerekti. Görüştüğüm şirketlerin pazarlama departmanlığı tekliflerine hayır diyerek sonunda üretimde çalışma fırsatı buldum.
Bir yıl sonra da aynı ortaklığın teknik tekstil üretimi yapan diğer fabrikasında İşletme (Üretim) Müdürü olarak çalışmaya devam ettim. 2017 yılına kadar teknik tekstil (askeri kumaşlar, itfaiye kumaşları gibi) üreten fabrikalarda işletme müdürü olarak çalıştım. Halen haftada iki yarım gün Türkiye’nin başarılı teknik tekstil üreticilerinden olan bir fabrikada danışmanlık yapıyorum.
Çalışma hayatımın üçüncü yılında, bir buçuk yıllık ara vererek Amerika’da University of Minnesota’da kısa bir programa katıldım.
O sırada kinoa ve karabuğday gibi bitkisel protein değeri yüksek ürünlerle ve siyah bakliyatlarla tanıştım.
Akdenizli ve eğitimci bir anne babanın çocuğu olmanın verdiği sağlıklı beslenme farkındalığı ile ürünleri araştırmaya başladım.
Ayrıca et tüketmediğim için bitkisel protein değeri yüksek ürünler her zaman tüketilecekler listemdeydi.
O dönemde üretme fikrim yoktu sadece Türkiye’ye döndüğümde bu ürünlere nasıl ulaşacağımı düşünüyor onlarca paket ürün alıyordum her gittiğimde.
Yıllar biraz daha geçtikçe bu ithal ürünler Türkiye’de marketlerde de satılmaya başladı.
Bir gün iş çıkışı kinoa aldım ve paketin arkasını inceledim.
Menşei: Peru yazıyordu.
Kendi kendime neden Türkiye’de yetişmiyor acaba, dedim ve tohum araştırmalarına başladım. O yıl farklı bölgelerde elli dönüm deneme ekimi yaptık.
İlk deneme kinoa hasatımız Cey Natural Foods markasının küçük sinyalleriydi aslında.
Bu arada ben ikinci bebeğime hamileydim. Hem kariyer hayatım devam ediyor hem de aynı fabrikada beraber çalıştığımız diğer bir kadın arkadaşımla akşamları buluşup gece yarılarına kadar kinoa unu, kinoa eriştesi, kinoa çorbası (tarhanası) gibi yeni ürünler deniyorduk.

 Evin her yerinde kurumaya bıraktığımız kinoa eriştesi, kinoa çorbası seriliydi. Mis gibi kokular içinde uyuyorduk.
Öğretmen bir anne babanın kızı olarak; abimle beraber hep çok çalışmamız, mücadele etmemiz ve ülkemize faydalı olmamız gerektiği vurgulanarak büyütüldük. O sebeple ülkem için faydalı şeyler yapabilmek yaşam sebeplerimden biri.
Çocukluğumuzda Antalya’da hep toprakla hep iç içeydik. O dönemde boş tarla, bahçe göremezdik hiç. Çiftçilik gerçek bir meslekti. Bugünlerde ise ekili tarla görünce sevinir olduk. İşte bu bomboş duran tarlalar, mezun olduktan sonra ülkesine faydalı olma arzusu ile deli gibi çalışıp kariyer basamaklarını tek tek tırmanmış ve üst noktalara geldiğinde aslında ülkesine değil başka kişilere hizmet ettiğini anlamış biri olarak beni fazlaca rahatsız ediyordu.
Bir taraftan nasıl üretildiğini bilmediğimiz ithal ürünleri tüketmek zorunda kalan biz tüketiciler, diğer taraftan ne ekerse eksin zarar eden ve artık ekmeyen çiftçiler. Bunu her gün eleştirmek yerine, sen bir şeyler yapmayı dene, dedim kendi kendime, sonucu ne olursa olsun. İşte yolculuğumuz böyle başladı.
Çocuklarını, ailesini sağlıklı besleme arzusunda olan bir annenin bomboş duran tarlaları doldurma isteğiyle.
İthal edilen bitkisel protein değeri yüksek, antioksidan kaynağı ürünleri yerlileştirmek isteğiyle.

2) Kinoa ve karabuğdayın yanı sıra hangi ürünleri yetiştiriyorsunuz?

Biz sadece güçlü besin analizine sahip, antioksidan kaynağı, ülkemizde yetiştirilmeyen ya da yetiştirilmekten vazgeçilmek üzere olan ürünleri zirai ilaçsız, kimyasal gübresiz olarak yetiştiriyoruz.
Her hasat sonrası pestisit (zararlı kimyasal) analizlerimizi yaptırıp sonuçlarını sosyal medya hesaplarımızda ve internet sitemizde yayınlıyoruz.
Kinoa ve karabuğday dışında; siyah nohut, siyah pirinç (iki ayrı tür), beluga mercimeği (siyah mercimek), siyah fasulye ve susam yetiştiriyoruz.

Susam yetiştiriyoruz çünkü ithal susamların varlığıyla artık çiftçilerimiz susamdan vazgeçmek üzereler. Biz atalık tohumlarımızla atalarımızın topraklarında yerli susam yetiştirmeye devam ediyoruz.
İthal edilene göre çok daha yüksek besin değerlerine sahip kıymetli susamımızdan vazgeçmiyoruz.
 
Tüketicilerin de yerli üretim farkındalığının artıp kendi topraklarından vazgeçmeyeceğini umarak.
Bunların yanında minik bir üretim tesisimiz var. Hasat ettiğimiz ürünlerden kendi kontrolümüzde insanların ihtiyaç duyduğu sağlıklı alternatifler üretmeye çalışıyoruz. Katkısız, koruyucusuz, zehirsiz, glutensiz, rafine şekersiz, tertemiz ürünler üretiyoruz.
Kiki Kinoa cipsimiz var. Çocuklarına hiç cips yedirmemiş bir anne olarak yıllarca hayalini kurduğum bir üründü, kinoa cipsi.
Kızartmadan, fırınlamadan, özel bir makinede ürettiğimiz çok özel bir ürün. Çocuklar ve yetişkinler cips tüketirken aslında kinoa tüketmiş oluyor.
Kinoa unlu, glutensiz, rafine şekersiz, süt ürünsüz kek karışımımız var. Bu yeni ürünümüzde piyasada olmayan yine yeni bir ürün.
İnovatif ürünlerimizin yanında, erişte ve tarhana gibi geleneksel lezzetlerimizi de, kinoa eriştesi ve kinoa çorbası gibi besin değeri daha güçlü, glutensiz olarak üretiyoruz.

3) Sitenizde ‘Askıda ürün’ diye bir bölüm var, bundan söz eder misiniz? Sosyal sorumluluk felsefenizin bir ayağı mı?

Müşterilerimizin bir kısmı bizim ürünlerimizi tercih ettiği için kullanıyor bir kısmı da sağlık sorunları ya da hassasiyetleri sebebi ile kullanmak zorunda kalıyor. Çölyaklılar gibi.
Pandemi döneminde birçok kişi işini kaybetti ve maddi sıkıntılar yaşadı. Biz gelen taleplerin bir kısmını karşıladık. Ancak istedik ki bu süreci elele vererek aşalım. Hem evde kalmak zorunda olup tedirgin hisseden insanlar başkalarına yardım etme fırsatı bulsun hem de bu ürünleri kullanmak zorunda olupta alamayanlar daha az sıkıntı çeksin.
Bu sebeple : "Felaketler erdemleri sergileme fırsatıdır” dedik ve askıda ürün kampanyamızı başlattık.
Çok ciddi bir katılım sağlandı. Gece yarılarına kadar askıya gelen ürünleri listelemek için çalıştık.
Bizden alış-veriş yapanlar askıya ürün bıraktı. Biz de kargo masraflarını üstlenip ihtiyaç sahiplerinin bir kuruş ödemeden ürünlerimize ulaşmasını sağladık.
 
Sosyal sorumluluk anlamında ve kadınların bir araya gelip güçlerini birleştirmeleri ile ilgili birçok hayalimiz var. Umarım teker teker hepsini hayata geçirmeyi başaracağız.

4) Marka felsefenizi tanım tanımlıyorsunuz?
 
Marka stratejinizde sürdürülebilirlik ve yerli üretimin önemi hakkında neler söylemek istersiniz?
Biz toprağı iyileştirerek tarım yapıyoruz. Eskiden hatırlar mısınız, topraklarımızda solucanlar yaşardı, biz de onlarla oynardık. Şimdi inanın birçok toprakta solucan yaşamıyor. Solucanın yaşamadığı toprak ölü topraktır.
Bu sebeple bizim marka felsefemiz; toprağa, doğaya iyi gelmek üzerine kurulu. Bu amaca çiftçilerimizi de dahil ediyoruz çünkü en çok toprağına sahip çıkması gerekenler çiftçilerimiz.
Bunun yanında pandemi döneminde çok iyi anlamamız gereken iki şey oldu. Ülkeler sınırlarını kapattı ve biz birçok gıdayı ithal edemedik. Demek ki biz ülke olarak yeniden tarımıyla kendi kendine yetebilen bir ülke olmak zorundayız. Aksi takdirde ülkeler zorda kaldıklarında, kuraklık yaşadıklarında sınırlarını kapatıp önce kendi vatandaşlarının gıdasını koruyacaklar.
İkinci çok iyi anlamamız gereken şey de; bir hastalık çıktı ve bizim ne ilacımız ne de aşımız vardı. Ciddi şekilde panikledik hepimiz.
Gördük ki tıp o an bize yardımcı olamadı ve olabilmesi için de zamana ihtiyacı vardı. En iyi ilacın bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak olduğunu çok iyi anladık bence bu süreçte.
Dolayısıyla biz zehirsiz, yerli üretimi ve besin değeri güçlü, sağlıklı alternatif gıdalar üretmeyi gerçekleştirerek marka stratejimizi ortaya koymuş oluyoruz.

5) 2021 hedefleriniz neler?

2021 yılında Türkiye’de daha önce ekilmemiş iki yeni ürünü daha Türkiye tarımına kazandırmayı hedefliyoruz. Tohumlarımızı, tarlalarımızı ve tarım koşullarımızın tamamını planladık.
Mart-Nisan aylarında ekimlerimiz başlayacak.
Bunun dışında ekim alanlarımızı oldukça genişlettik.
Yetiştirdiğimiz her mahsülden, besin değeri güçlü, katkısız, koruyucusuz, zehirsiz, glutensiz inovatif ürünler üretmeye devam edeceğiz.

Türkiye’de birçok satış noktamız var. Satış noktalarımızı artırarak daha çok kişiye ulaşmak istiyoruz.
Benim hayalini kurduğum bir diğer 2021 hedefimiz ise; ithalatını yaparken yerlileştirdiğimiz ürünlerin ihracatını yapabilmek. Mutlulukla söyleyebilirim ki bu hedefe şu anda çok yakınız.
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.